Kadın, Erkek Yaşının Kısırlığa Etkisi Nelerdir?

Kadın, Erkek Yaşının Kısırlığa Etkisi Nelerdir?

Gebeliğin bir sene içerisinde düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye rağmen gerçekleşmemesi ya da bebek sahibi olunmasına rağmen başka bir hamileliğin oluşmaması durumu kısırlık olarak ifade edilir. Kısırlık, her yüz çiftten 15’inde görülmektedir. Kadın ve erkekte eşit oranda görülen kısırlık, birçok faktör sonucu meydana gelebilir. Yaş, kısırlığa yol açan en önemli faktörlerden biridir. Özellikle kadın için yaş ilerledikçe üreme yetisi azalmaktadır.

Kısırlığa yol açan birçok sağlık sorunu mevcuttur. Yardımcı üreme yöntemleri bu sorunların %80’ini çözebilmektedir. Ancak yaş faktörü kaynaklı kısırlıklar için etkin yöntemler mevcut değildir.

Anne adayının yaşı ile kısırlık arasındaki ilişki

Kadınların en doğurgan oldukları dönem 20 ve 30 yaş arasıdır. Yaşın ilerlemesi doğurganlık şansını düşürmektedir. Özellikle de 35 yaşından sonra doğurganlık oranı oldukça düşer. İleri yaşlarda gebelik oluşsa dahi düşükle sonuçlanma riski de artar. Tüp bebek gibi yöntemlerle dahi, ileri yaşlarda gebelik şansı azalmaktadır.

Yaşın ilerlemesiyle doğurganlık yetisinin azalma sebebi ise, yumurtalıkların kalitesinin düşmesidir. Yumurta kalitesi ve sayısı yaş ilerledikçe azalmaktadır. Yumurtanın kalitesiz olması, sperm tarafından döllense dahi oluşan embriyonun rahme tutunamamasına yol açmaktadır. Kadınlar dünyaya ortalama olarak 400 bin yumurta ile gelir.

Adet dönemine kadar bu yumurta sayısı azalır. Adet döneminden sonra ise düzenli olarak azalmaya devam eder ve menopoz döneminde nihayet tükenir. Ancak menopoza girmeden önce yumurtalıklarda ciddi oranda azalma meydana gelebilir. Bu azalma, 35 yaşından sonra daha etkin olur. Örnek olarak, 25 yaşındaki bir kadınla 35 yaşındaki bir kadının yumurtalık rezervleri ve üretkenlik oranı eşit değildir. Kısırlığa yol açan diğer faktörler arasında ise yumurtanın tutunma şansıdır. İlerleyen yaş sebebiyle rahim iç tabakası döllenmiş yumurtayı tutunma şansını kaybeder.

Çikolata kisti, yaş ilerlemesi ile karnın içinde kanama ve bununla birlikte kısırlığa yol açabilir. Yaş ilerlemesi ile beraber bazı kadınlarda doğurganlık oranını azaltabilecek üreme sistemi ile ilgili sorunlar oluşabilir.

Artan riskler ise:

  • Dış gebelik,
  • Endometriozis,
  • Tüplerin tıkanmasına yol açan enfeksiyon hastalıkları,
  • Geçirilmiş ameliyatlar sayılabilir.

35 yaşında ve üzerinde olan kadınların 6 ay düzenli ve korunmasız cinsel ilişkide bulunması ve gebelik oluşmamış ise bir kısırlık uzmanına başvurması gerekmektedir.

İlerleyen yaşlarda bebek sahibi olmak isteyen kadınlarda dikkat edilmesi gerekenler:

  • Tedavi sırasında mutlaka genetik tarama yöntemlerine başvurulmalıdır,
  • Elde edilen kaliteli embriyolar ya da yumurtalar dondurularak saklanmalıdır,
  • Genetik geçişli hastalıklar konusunda gerekli tetkik ve araştırılmalar yapılmalıdır.

Baba adayının yaşı ile kısırlık arasındaki ilişki

Kısırlık sorununda erkek adayının yaşı, kadının yaşı kadar etkili değildir. Ancak elbette ki erkeğin de yaşının ilerlemesi sonucunda çeşitli risklerde artış gözlemlenmektedir. Genel olarak erkeklerde 40 yaşından sonra sperm hareketliliği ve sayısı doğal olarak azalır. Sperm kalitesi düştüğü için anomali riski artabilir. Erkeklerde yaş ilerlemesine bağlı olarak sperm üretimi sırasında mutasyon tehlikesinde artış görülmektedir.Bu sebeple de gebelik oluşsa bile düşükle sonuçlanabilir. Bu aşamada bebek için genetik hastalıklar, anomali ya da farklı sağlık sorunları açısından risk oranı artabilir.

Bebeğe yalnızca tek bir hatalı gen nedeni ile geçen otomozal dominant hastalıklar (akondroplazi, nörofibromatozis, Marfan sendromu ve osteogenezis imperfekta) erkek yaşı ilerledikçe tetiklenir. İleri yaş erkeklerin bebeklerin ortaya çıkabilecek sorunlar ve artan riskler:

  • Şizofreni gibi psikolojik sorunlar,
  • Bipolar bozukluk,
  • Otizim,
  • Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite,
  • Algılama eksikliği,
  • Kognitif fonksiyonlarda bozukluk